Singapur'da ikinci gün: Singapore Sling, Bugis Street, Clarke Quay


Kaynak: http://www.singapore-guide.com


Bugün ikinci gün!

Orchard Road üzerinde duraklar belirleyip güzel havadan yararlanmak için bol bol yürüyelim dedik. İlk hedefimiz, Raffles Hotel'e gidip meşhur Singapore Sling içkisini tatmak...

Ana caddenin hemen üzerinde Civic District Tree Trail ile karşılaştık. Burada, adım adım yolu takip edip değişik tür ağaçları tanıyabiliyorsunuz; hem de kaldırımda güneşin altından giderken bunaldığınızda iki adım ilerideki Trail'den gitmeyi tercih ederseniz tamamen yeşillikler ve ağaç gölgeleri içinde yürüyüp mis gibi havanın tadını çıkarabiliyorsunuz.

Singapore Sling

Otelden çıkıp değişik sokaklara gire çıka yaklaşık bir saat kadar yürüdükten sonra City Hall'un hemen yakınındaki Raffles Hotel'e vardık. Normalde Singapore Sling'imizi Long Bar'da içmeyi planlıyorduk ancak restore edildiği için Bar & Billiards'ta içtik. Bu detayları neden veriyorum? Çünkü Singapore Sling, ilk olarak 1915 yılında burada Ngiam Tong Boon adlı bir bartender tarafından yapılmış ve bu tarihten beri de burada yapılmaya devam ediyor!

Biz masamıza kurulup yer fıstıklarını yiyip yiyip kabuklarını yere atarken meşhur içeceğimizin siparişini verdik. İçeceğimiz yaklaşık 31 Singapur Doları (yani yaklaşık 78 lira), ancak bu deneyimi bir kerecik yaşayacağınız için şimdiden harçlıkları biriktirmenizi öneririm. Ha bu arada, Singapur'un inanılmaz pahalı olduğunu söylemiş miydim?

Singapore Sling ve fıstıklarımız


Singapore Sling'imizin tadına bayıldık, cin bazlı, meyveli tatlı bir karışım; hatta tarifi de verebilirim :)



Singapore Sling 102 yaşında :)

Buradaki durağımızda yeteri kadar dinlendikten sonra tekrar yollara düştük. Şimdiki rotamız:

Bugis Street


Arkadaşlar, Bugis Street'i tanıtmanın en kolay yolu sanıyorum ki burayı Tahtakale'ye benzetmek olacaktır :) Küçük, daracık koridorları olan kapalı bir çarşı düşünün. İçinde hediyelikçilerden ayak masajcılarına, yeme içmeden giyim mağazalarına, oyuncakçılara, telefonculara kadar her türlü ıvır zıvırı bulabilecğiniz bir yer. Burası kesinlikle Onur'un kalemi olmadığı için ve ben her koşulda onu mutlu edecek alternatifi bulabildiğim için onu yarım saatlik ayak masajcısında bırakıp, etrafı görmek için Bugis'te hızlı bir tur yaptım. İşte size bazı kareler:



Açık söylemek gerekirse yaşadığım şehirde böyle bir yer olsa vakit ayırıp gideceğimi sanmıyorum, ama turist kafası olunca insan her yere girip çıkmak istiyor; kültürün her parçasını gözlemlemek istiyor. O yüzden, sizin de Bugis Street Market'i görmenizi önereceğim. Bugis, 1950 - 1980'lerde akşamları trans kadınların bekleme noktasıymış; şimdilerde ise alışveriş ve pazar yeri favorisi. 

Bunun gibi onlarca ara sokak (koridor) var Bugis'te. Ama kalabalık ve keşmekeş hep böyle.
Bugis'te dışarıda da çok meşhur ve büyük bir yemek alanı varmış, ancak benim sabrım ve 30 dakikam dolmak üzere olduğu için Onur'u ayak masajcısından aldığım gibi çıktık.



Haji Lane
Bugis'ten sonra hedefimiz, 10 dakika yürüme mesafesindeki Arab Street. Burada Arab Quarter ismi verilen bir yer varmış, ancak biz buradaki camiyi görmedik ve benim internetten keşfettiğim Haji Lane isimli sokağa daldık. Bu sokakta küçük, şirin kafeler ve kendine özgü butikler beklerken sadece Hac kıyafetleri satan eski dükkanlar görmemiz biraz hevesimizi kaçırdı ama azimle devam ettiğimiz yolda gerçekten de her biri fotoğraflanmayı hak eden çok tatlı mağazalar ve minik kafe-barları görmek ve burada bir serinleme molası vermek bizi beklediğimizden daha çok mutlu etti. Bu arada ismi Haji Lane olan bir yerde Hac mağazaları yerine kafe-butik beklemek de ayrı saçma, ama sonuçta istediğimiz bunları görmekti :)




Bugis'le aralarında çok yakın mesafe olduğu için burayı da rotanıza mutlaka dahil edin. Singapur gerçekten de yürüyerek keşfedilmesi gereken bir şehir ve yağmur da yağsa nem de olsa bu yürüme fırsatını kaçırmayın derim.





Haji Lane'den sonra artık dünyanın yolunu yürümüş olduğumuz için, otele dönüp birkaç saat dinlenme molası verdikten sonra kostüm değiştirip akşamı Clarke Quay'de geçirmeye karar verdik.

Clarke Quay

Clarke Quay, Singapur Nehri'nin kenarında konumlanmış bir iskele etrafında birçok restoran ve barın bulunduğu, renkli, eğlenceli bir yer. Gece hayatının kalbi burada atıyor diyebiliriz, o nedenle eğer eğlence sizin tatilinizin ilk hedefi ise, konaklamanızı muhakkak Clarke Quay'de yapmanızı öneriyorum. Biz nehir kenarında bir şeyler içtikten sonra hemen arka sokağa daldık; arka sokak dediğim yer de, daha çok bar, daha çok müzik, daha karanlık, daha fazla rengarenk ışık. Instagramlık bol malzeme var :)




Kaynak: http://www.singapore-guide.com

Clarke Quay, Singapur Nehri'nin kenarında konumlanmış bir iskele etrafında birçok restoran ve barın bulunduğu, renkli, eğlenceli bir yer. Gece hayatının kalbi burada atıyor diyebiliriz, o nedenle eğer eğlence sizin tatilinizin ilk hedefi ise, konaklamanızı muhakkak Clarke Quay'de yapmanızı öneriyorum. Biz nehir kenarında bir şeyler içtikten sonra hemen arka sokağa daldık; arka sokak dediğim yer de, daha çok bar, daha çok müzik, daha karanlık, daha fazla rengarenk ışık. Instagramlık bol malzeme var :)

Clarke Quay'de yapmak isteyip yapamadığım şeyi söyleyeyim: Reverse Bungy.

Şu fotoğrafta sağda gördüğünüz beyazlı kısım, iki çeşit oyuncaktan oluşuyor: Biri sizi gökyüzüne fırlatan mekanizma, diğeri de sakince yukarı, yukarı, daha yukarı çıkıp sizi korkularınızla başbaşa bırakan dev bir salıncak.


Gökyüzüne fırlatılmak Onur'a yeteri kadar heyecan dolu gelmediği (!) için, salıncak da beni çok cezbetmediği için Reverse Bungy ile bir deneyimimiz olmadı. Ama şimdi "Keşke birini deneseymişim" diyorum.

Kaynak: http://www.foodinthebag.com/2013/07/woops-gmax-reverse-bungy.html

Hatta sizin için kısa bir video da buldum YouTube'dan, ona da bakarsınız:



Evet, bu günün de geldik sonuna...
Biz saat 12'ye doğru Clarke Quay'den ayrıldığımızda metro kapanmıştı, hemen çıkışta bisiklet taksiler vardı ancak hem onlar çok pahalı olduğu için, hem de yorgun ayaklar artık dakikaların hesabını yapmaya başladığı ve daha fazla oyalanmadan hemen otele varmak istediği için biz normal taksiye atladık.

Üçüncü günde ne olacak? 
Üçüncü günü Sentosa Adası'na adadık. Universal Studios'tan, zipline'lara, devasa Merlion heykelinden, kocaman Reese's mağazasına, anlatacak çok şey var. Takipte kalın!

Irmak

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden ile başla - Simon Sinek

Batna, Zopa ve Sonuç Alıcı Müzakere