Yağmur gibi yağarken açıkhava reklamları...

Evinizden çıkarken kendinizi korumanın bir yolunu bulun, çünkü açıkhava reklamları yağmur gibi yağıyor!

Geçtiğimiz hafta Prof. Dr. Nilüfer Sarı Sezer'in açıkhava reklamcılığı ile ilgili kitabını okudum. Bu blog yazımı da açıkhava reklamları üzerine yazayım dedim.




Aslında açıkhava reklamlarına her gün ne kadar çok maruz kalıyoruz, değil mi? Peki bunun farkında mıyız? Bu kitabı okuduktan sonra bir an durup gün içinde ofis yolunda hangi açıkhava reklamlarıyla karşılaştığımı düşündüm. İnanın pek çoğunu hatırlayamadım bile. Sonra daha dikkatli bakmaya başladım, sayı inanılmaz. İ-na-nıl-maz. Ben 82'de yorulup bıraktım. Nasıl bir bombardıman bu!

Açıkhava reklamcılığı belki de tahmin ettiğimizden çok daha önceki dönemlerden beri kullanılıyor. Mesela, M.Ö. 3000li yıllarda Mısır'da mezar taşlarının üzerindeki süslü ve resimli yazıları açıkhava reklamcılığının ataları olarak tarif edebiliriz. Biraz daha yakın geçmişe gelecek olursak, Amerika'da kayıtlara geçen en eski pano kiralama 1867'de gerçekleşmiş (s.22). Ülkemizde ise cumhuriyetin ilanından sonra gelişmeye başlayan bu mecranın ilk somut örnekleri, ABD'den 150 yıl sonra ortaya çıkmış.

Peki açıkhava reklamları nelerdir? Siz de benim gibiyseniz, aklınıza ilk olarak billboardlar gelmiştir.
Oysa şuna bakın mesela:


Ya da buna:

Ya da şuna:


Bunların dışında açıkhava reklamları afiş, raket, mega board halinde, çöp kutuları, otobüs durakları, binalar, kuleler, otoyollar, stadyumlar, AVMler, metrolar, otobüs içleri, simit arabaları ve hatta tuvaletlerde bile karşımıza çıkıyor.

Açıkhava reklamcılığı günümüzde görsel ve yazılı basın araçlarından sonra en çok tercih edilen mecra (s.18). Ve genel olarak TV reklamlarını da destekleyici bir rolleri var. Örneğin, Tadım'ın şu yeni "sosyal medya" temalı hafif retro TV reklamına bakın:


Şimdi bir de dışarı çıkınca açıkhava reklamlarına dikkat edin, aynı tınıda olduğunu göreceksiniz. Böylece hem TV reklamı açıkhava reklamını, hem de açıkhava reklamı TV reklamını beslemeye başlıyor ve bizim için farkındalık ve akılda kalıcılık başlıyor.

Farkındalık demişken, bazen de açıkhava reklamları, farklı gruplar tarafından çeşitli nedenlerle reddediliyor, ve maalesef bu reklam, fikrin doğuşundan hayata geçirilişine kadar geçen süre, onca emek ve ayrılan bütçe hiçe sayılarak sansürleniyor.

Görelim:

Bu konuyla ilgili blog yazısını şu linkte bulabilirsiniz: http://blog.reklam.com.tr/acik-hava-reklam/burasi-istanbul-burada-bikini-giyilmez/2277/

Peki, her gün yüzlerce açıkhava reklamına maruz kalırken bazılarını çok beğenip bazılarından nefret ediyor musunuz? Ströer'in web sayfasında bir reklam beğeni araştırmasına denk geldim. 401 kişiyle yapılan görüşmeler sonucu şu kriterler belirlenmiş. Bakalım sizin kriterlerinize uyacak mı?

1. Ünlü kullanımı (benim için sıfır etki)
2. Büyük görsel (yerine göre değişir)
3. Az bilgi, az kelime, tek mesaj (kesinlikle katılıyorum. "Para vermişken şunu şunu da sokuşturalım, yerimiz büyük nasılsa" izlenimi uyandıran karman çorman tasarımlara hiç dayanamıyorum)
4. Maksimum 4 renk, renkler sıcak (hiç düşünmemiştim)
5. Logo orta büyüklükte ve sol üstte (Genelleme yapamam, logoyu gözümüze gözümüze sokmasınlar da.)

Vee, bu kriterlere göre Kıvanç Tatlıtuğ'un yer aldığı Mavi Jeans tasarımı araştırma dahilinde test edilen 45 farklı görselden en yüksek beğeni skoruna sahip olmuş. Görelim:

http://www.stroer.com.tr/dev~Stroer/arastirma/impacto/reklam-begeni-arastirmasi


Tabii ki Kıvanç Tatlıtuğ için kuralımı bozuyorum ve "açıkhava reklamında ünlü gösterimi önemlidir"i sonuna kadar savunuyorum :)

Bir sonraki blog yazım muhtemelen tamamen açıkhava reklamlarıyla ilgili sokaklarda çektiğim resimlerden ve bu resimlere yaptığım yorumlardan oluşacak. Yukarıdaki 5 kriteri baz alarak kendi çapımda bir mini araştırma yapacağım. Bakalım açıkhava reklamlarımızı halkın beğenisine ne kadar paralel, ya da yapılan araştırma ülke genelini ne kadar doğru örneklemiş?

Serinin ikinci blog yazısını bekleyin :)









Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden ile başla - Simon Sinek

Batna, Zopa ve Sonuç Alıcı Müzakere