İçimi döküyorum, döküyorum, döktüm!
Benim blogum benim kararım :) 3 yıldan fazladır bu blogu yazıyorum, blogun amacı kitap tanıtımı, ama sonuçta benim blogum ve istediğim gibi ara sıra başka şeyler de yazıp baharatlar katabilirim değil mi? Daha önce bir seri gezi yazısı yazdım değişiklik olsun diye, işte şimdi de içimi dökeceğim bir kereliğine. Vira bismillah. “Ooh” dedim, “ve bitti!” Arabadayım, rasgele bir şarkı açtım, bağıra çağıra şarkıya eşlik ediyorum, kavşaktan geçerken yanlışlıkla ortadaki kaldırıma çıkıyorum, buna da bir kahkaha atıyorum. Bugün, üzerimdeki ölü toprağını silkeledim. Silinmeye yüz tutmuş birini gördüm orda, o benim. Bugün aydınlandım, sonunda gerçekten kendim oldum çünkü bu işten ayrıldım. Ay-rıl-dım. Finito. Giderken ne toplu bir fotoğraf çektirdim, ne bir şey. Herkesin teker teker elini sıktım, bazılarına sarıldım, bazılarıyla vedalaşırken biraz gözlerim doldu ama ağlamadım. Kendimi tuttuğumdan değil -zaten asla tutamadım ki bugüne kadar- içimden gelmedi. Gelse zaten engelleyemez