Seninle çalışmak beni deli ediyor

Bir kitap bu kadar net başlarsa ben o kitabı okurum.
Birlikte çalıştığım kişiler beni deli etmese de okurum; geçmişte deli edenlerin hatırasına okurum, gelecekte deli edeceklerin olasılığına okurum. Bence siz de okuyun, bir köşede bulunsun.

Seninle çalışmak beni deli ediyor. Kırmızı Tramvay yayınlarından. Yazarları Katherine Crowley; Kathi Elster.


Patronunuz, yöneticiniz, aynı masayı paylaştığınız kişi, ya da size raporlayan çalışanınız... İşyerinde birlikte çalıştığınız kişilerle çalışma tarzınızın ya da hayat görüşünüzün paralel olması biraz şans işi. Olmak zorunda da değil  bu arada, farklılıklar güzeldir, renklidir, yaratıcılık katar; ama eğer "Seninle çalışmak beni deli ediyor!" raddesine geldiyseniz belki de atmanız gereken bir-iki adım vardır ve bu sayede delirmekten kurtulabilirsiniz. 


O akıl iş yaşamımızda bize bir kırk yıl lazım olacak, yöneticimizle geçinemiyoruz ya da asistanımıza tahammül edemiyoruz diye kafayı yememize lüzum yok. 

"Diğer insanların davranışlarını değiştiremezsiniz, ama bu davranışlara karşı kendi tepkilerinizi değiştirebilirsiniz. Eğer siz tepkilerinizi değiştirirseniz, hayatınızı değiştirebilirsiniz."

Kitap temel bir terim ve o terim üzerine kurulmuş bir felsefeyi giderek derinleştirerek anlatıyor. Ben burada özet geçeceğim, her zamanki gibi konu hakkında ilginizi çekebilecek linkler paylaşacağım ve daha fazla spoiler vermeden aradan çıkacağım. Bakalım kitaptaki terim neymiş?

Kancalanmak: İşyerinde duygusal olarak üzüntü verici duruma düşmek. Eğer iş çevresinde sürekli birine ya da bir şeye karşı güçlü olumsuz duygular besliyorsanız büyük ihtimalle kancalanmışsınızdır. Bu bir arkadaşınızın sinir olduğunuz sesi kadar basit bir durum da olabilir, psycho yöneticinizin (cık cık cık, çok ayıp) akılalmaz tepkileri gibi ciddi bir durum da olabilir. Neticede kancalanmışsanız bu kancadan kurtulmanız gerekir, aksi halde paralize olacaksınız, çalışamayacaksınız, aklınızı takan bu şeyden kurtulamayacaksınız ve ya ülser olacaksınız ya da sinirden yemeğe vuracaksınız.





Temel terim olan kanca'yı anladıysak şimdi bu pis kancadan adım adım nasıl kurtulacağımızı gösterelim:

Adım 1. Kancadan fiziksel olarak kurtulma
Adım 2. Kancadan zihnen kurtulma
Adım 3. Kancadan sözlü olarak kurtulma
Adım 4. Kancadan bir iş aletiyle kurtulma

Önce şu keyifli videoya bakmanızı tavsiye ederim. Yok, istemem derseniz buyrun devam edin.


Working with you is killing me
http://www.youtube.com/watch?v=BvrYaBJ3QMI


Hadi biraz açalım.
Adım 1. Kancadan fiziksel olarak kurtulma
Öncelikle çıkın bir hava alın. O çok kızdığınız, tahammül edemediğiniz, midenizi ağrıtan şey yine olduysa, yani bir şekilde kancalansaydınız (bir ters tepki/ bir hak yeme/ bir iftira/ mailboxunuzda o malum kişiden gelen bol ünlemli bir e-mail, ya da yan masadan gelen histerik kahkaha, yani sizi kancalayan o her neyse) önce derin bir nefes alın ve üzerinizden o negatif enerjiyi atın. İş çıkışı yürüyüş yapın, koşun, spora gidin, masaja gidin, yoga yapın, ne yaparsanız yapın ama fiziksel bir aktiviteyle önce o olumsuz enerjiyi bir atın.
Gayet basit bir adım.

Adım 2. Kancadan zihnen kurtulma
Sakinleştiyseniz, şimdi subjektif gözlükleri çıkarın ve şu soruları kendinize sorarak olaya dışarıdan bir göz olarak bakın:

  • Burada neler oluyor?
  • Bu durumun gerçekleri neler?
  • Onların bundaki rolü ne?
  • Benim bundaki rolüm ne?
  • Benim düşüncelerim neler?
Burada kilit olan, sizi kancalayan davranışı içselleştirmemeniz; onu kişiselleştirmemenizdir. Patronunuz sürekli bağırıp çağıran biriyse demekki adam bağırıp çağıran biridir. (Ne kadar saçma bir cümle oldu, ama ne kadar da doğru oldu :))

Adım 3. Kancadan sözlü olarak kurtulma
Amacınıza odaklanarak düşündüklerinizi ifade etmeniz, işinizi tehlikeye atmadan "hayır" diyebilmeniz, kancadan sözlü olarak kurtulmayı ifade eder. Burada da kilit, amaçtan sapmamak, yaptığınız konuşmanın kişisel sorunları hedeflemesi yerine sorunu çözmeyi hedefleyici, barışçıl bir tonu olmasıdır.

Adım 4. Kancadan bir iş aletiyle kurtulma
Genel olarak "söz uçar yazı kalır / not documented not done" şeklinde atasözü ve audit şirketi felsefelerine uyan bir şekilde; bu son adımda alınan kararları, yapılan konuşmaların veya pazarlıkların sonucunu official hale getirmektir. Genelde e-mail olur, ama başka türlerde de olabilir, yönetmelik, görev tanımı vs gibi belgeler de bu son adımı resmi olarak atmanızda faydalı olur.

Peki hangi durumlarda bu 4 adımı atabilirim?
Kendi sınırlarınızı çizmek istediğinizde çok güzel atabilirsiniz bu 4 adımı. Zamanınızı yiyip bitiren kişilerden, özel alanınıza saygı göstermeyen müdürlerden, sözünde durmayan iş arkadaşlarınızdan, özel hayatını haddinden fazla paylaşanlardan, bir merhaba bile deme ihtiyacı duymayan İK müdüründen, aşırı gürültülü konuşup kafa ... oda arkadaşınızdan sadece bu 4 adımı uygulayarak eskisi kadar rahatsız olmamayı başarabilirsiniz. Çünkü burada siz, kendi tepkilerinizi değiştirerek yaşamınızı değiştiriyorsunuz.

Kitap bundan sonraki bölümlerde önce çalışanları belirli gruplara ayırıyor (kahraman, bakıcı, asi, kurban vs), sonra da yöneticileri aynı şekilde kategorize ediyor (zor patronlar, uç patronlar, vs). Ve en güzeli, tüm bu grupları detaylıca anlatıyor, ve her bir grup için ayrı kancalanma case'leri ve bu kancalardan kurtulma örnekleri veriyor.

Dilerim, kancalanmadığınız bir iş hayatınız vardır ya da en kısa zamanda olacaktır.

Kancalanıp kancalanmadığınızdan emin olmak isterseniz bu mini soru setine göz atmanızı öneririm.


Tüm kitabı okumak istemem derseniz, size ABC News'ten excerpt de buldum:
http://abcnews.go.com/GMA/Books/story?id=1796805

Son olarak Working for you isn't working for me isimli bir başka yayınlarını daha buldum, onun da en az bu kitap kadar ilgi çekici olduğunu düşünüyorum. Bu Huffington Post makalesi sizin de ilginizi çekebilir:

Stay off the "hook" efendim, sevgiler.


Irmak




Bu blogdaki popüler yayınlar

Neden ile başla - Simon Sinek

Batna, Zopa ve Sonuç Alıcı Müzakere